Yirmi birinci Yüzyıl dünyasında toplumların devletleşmesi önündeki engel sosyalizmdir.
Sosyalist bakış açısı dünyada en çok Kürde zarar vermiştir.
35 yıllık Silahlı mücadelede sosyalist ideolojiye dayalı bir mücadele güdüldüğü için toplumun tümünden destek alınmadı ve bilhassa ekonomik durumu yüksek olan zümrece düşman ilan edildi..
Şayet ulus devlet modeli üzerinde PKK mücadele etmiş olsaydı Kürdistan hakikatından uzak durulmayacak ve bu hakikat için tüm halk elinden geleni yapardı..
Ulus-Devlet modeli yerine Demokratik Modern toplum ideolojisi ile Kürtler Türkiyeye ve diğer sömürgecilerine yamanmak isteniyor..
Hafta sonu BDP Gençlik Kurultayına katılmak için Amed/Diyarbakirda idim..
Konuştuğum gençler derinliklerde bağımsız ve birleşik Kürdistan isteği ile yanıp tutuşurken,partisel anlamda yetkili kişiler ise idolojilerinin artık Ulus-Devlet modellerinin olmasını istemediğini ve bunu partisel düzeyde de benimsediklerini dile getirdiler.
Bu bakış açısı gerçeğin ve hakikatin önünde engel olmak dışında hiçbir işe yaramadığını belirtmek durumundayım.
Kısacası toparlarsak sosyalizm peşine takılıp devletleşmeyi red eden siyasi bakış açısı hastalıklı ve hatalıdır.
Bilhassa toplumlara öncülük eden insanların kendi ideolojileri uğruna bir halkı sömürge olarak yaşamaya mecbur etmesi,o halka verilen en büyük zarardır..
Kadim halk Kürtler bin yıla yakındır istila altında ve sömürülmekte..
Dilinden tutun da yeraltı ve yer üstü kaynaklarına kadar ve hatta edebiyatından sanatına kadar sömürgesi olduğu toplumlar tarafından sömürülüyor.
bu sömürü politikaları günümüzde meşrulaşmış bir şekilde devam etmekte.
Zihinsel olarak Kürt halkı bu sömürüye diretse de ideolojik olarak sömürgecisine destek olmakta.
Yaklaşan Türkiye yerel seçimlerinde bunu net bir şekilde dile getirmekte.
Sömürgeleştirilmiş ve alt tabaka işlerde çalıştırılan Kürtlerin en çok ikamet ettiği İstanbul için yapılan seçim çalışmalarına baktığınızda bu hakikatı görebilirsiniz..
Mehmet Emin AKTAR bir yazısında;''Kürtlerin mücadele sonucunda ulaşmak istedikleri hedef İstanbul Belediye başkanının kim olacağı değil Kürdistan’a statü tanınmasıdır.'' (Hürbakış.com )
Bu söylem bugünkü Kürt siyasal aklını çözümler nitelikte.
İdeolojisi karşısında şaşıran Kürt ne yaptığını bilemez halde..
HDP/BDP İstanbul Büyükşehir Belediyesini alsa ne olacak.?
Şayet aldığı varsayımı üzerinden yola çıkarsak,köleleştirilmiş ve göçle İstanbul'a yerleşmiş Kürtler için bir kazanım olabilir.
Ancak bu Kürdistan hakikati için hiçbir kazanım olmayacaktır.
Günlük siyasi kazançlar uğruna tarihsel ve kültürel kazanımları feda etmemek gerek.
Tarih hakikati dillendirenleri unutmayacaktır..
Hakikat Kürdistandır..!
Yorumlar
Yorum Gönder